KALSİAD

Genel Başkanımızın Elif Didem Danacıoğlu ile Ropörtajı

Parasal sıkılaştırmanın yatırım ve üretim tarafında baskılayıcı etkisi ekonomide yavaşlamaya yol açtı.

 

Türkiye ekonomisi yüzde 2,5 büyürken, en stratejik sektörlerden olan sanayi ilk çeyrekteki yüzde 4,2’lik büyümenin ardından ikinci çeyrekte yüzde 1,8 küçüldü.

 

Sanayinin daralması, üretim ve istihdam açısından önemli sorun.

 

Başka bir deyişle….

 

Örneğin imalat sanayi ve makine sektörü

 

Ağustos ayında imalat sanayindeki daralma paralelinde kapasite kullanım oranındaki düşüş eğilimi de sürdü. Mevsim etkilerinden arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) 75,7’ye ve arındırılmamış veriyle ise yüzde 75,4 indi.

 

Dünkü yazımın devamı olarak…

 

“Makine sektöründesiniz. Sektörünüzü ve imalat sanayinde daralmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sordum.

İmalat sanayi mi montaj sanayi mi?’ önemli bir karşılaştırma yaptı.

 

Ya da ‘geleceği mi yoksa günü mü kurtarmak?’ derdimiz…

 

Makine sektörünün en büyük sıkıntılarından birisi de imalat sektörünün montaj sektörünle iç içe olmasıdır” diyor Yasin Burak Arslan…

 

“Örneğin, inşaat sektörüne yatırım yapmak yani betonarme yapılar günü kurtarır ama geleceği kurtarmaz. Makine imalat sanayinde de benzer durumla karşı karşıya kalabiliyoruz. Parçaları ürettiğimiz zaman geleceği, parçaların üretim sürecinde bir araya getirilerek nihai ürünü ortaya çıkardığımız zaman günü kurtarıyorsunuz. Montaj sektöründe büyüme ivme kazanıyor.

 

Dolayısıyla piyasayı iyi analiz etmek gerekiyor. Eğer sadece montaj yada kaynak üzerinden gidilirse; sadece makine sektörü değil otomotivden enerjiye tüm sektörler darboğaza girecektir. Çünkü sektörler birbirlerine zincir gibi bağlı.

 

Örneğin holding

 

Holdingler, iş dünyasının güçlü devleri olarak sahnede boy gösterir. Çeşitli sanayilerde / sektörlerde faaliyet gösteren şirketleri bir araya getirerek, genellikle bir ana şirket tarafından yönetilen bir yapı oluşturur.

 

Bu şirketler, farklı endüstrilerdeki şirketlerin sinerjisinden faydalanarak büyümeyi hedefler. Çünkü sektörlerde liderlik pozisyonunu korumak, holdinglerin öncelikli hedefleri arasındadır.

 

Konu açılmışken, hatırlatma yapmak istedim.

 

Otomotiv firması diye kapıdan giriyorsunuz, enerji sektörünün de işlerini taşır hale gelmiş. Dolayısıyla üretirsek sadece bugünü değil, yarınlarımızı da kalkındırırız.

Örneğin faiz… 2025’in ilk çeyreğinde faiz indirimine gidilir mi?

 

“Kemer sıkma politikasında bir dönem faizler artar. Bu sayede de piyasada para miktarı artacak ve ekonomi rahatlayacak gibi görünür. Ancak gelecek piyasa planlaması ve sektör analizleri doğru yapılmazsa ve kaynak fonlar yatırıma, üretime ve istihdama aktarılmazsa eğer, piyasa da sektörler de darboğazdan kurtulamaz. Faiz indirimine gidilmesini isterim, iş dünyasına nefes aldıracaktır.

 

Kaynak aktarımlarından sadece sanayi ya da inşaat değil; tüm sektörler doğru pay almalılar. Tabi doğru bölgeye kaynak aktarımı da önemli… Örneğin yatırım yaparken; o bölgenin yapılacak yatırıma ihtiyacı var mı? ya da finans / fon kaynak aktarımı ile ilgili planlamasını doğru yaptınız mı? Ulaşımlojistik, bölgenin ihtiyacı, yaşanabilirliksanayi yapısı ve iş dünyasının  ihtiyacı… Demiryoluhavalimanı var mı? Dolayısıyla doğru yapılan stratejik planlama, bölge kalkınmasına da hızlı ve verimli cevap verecektir.”

 

Örneğin Bursa sanayisi… Tren hattı… Havalimanı

 

Bursa‘da tren hattıhavalimanı eksikliği var, fakat sanayi bölgelerinde ‘organize sanayi stratejik planlama‘ eksikliği de görüyorum. NOSABDOSABKayapa OSBTEKNOSAB… Peki, sanayi bölgelerinin birbiriyle bağlantısı nasıl? Maalesef yok… Dağınık bir yapılaşma dikkatimi çekiyor. Organize sanayi bölgeleri ile belediyelerin ve bölge iş insanlarının da katılımıyla bağlantılı ve iş birliği içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum.”

 

Örneğin büyüme rakamları…

 

“İkinci çeyrek büyüme rakamları açıklandı ve Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 2,5 büyüdü. Fakat büyüme oranlarına bakıldığı zaman inşaat, finans sektörleri başta gelirken, sanayi sektörünün sona gelmesi dikkat ettiğim önemli ayrıntılardan biridir.

Dünya normlarına bakıldığı zaman, Türkiye normlarında yüzde 2,5 büyüme stabilize ve normal politikaların devam edildiği gösterilmektedir. Lakin bu büyüme ivmesinin geçen yılın çeyreği ile karşılaştırılmalı ve bu büyüme bazları ikili karşılaştırma sonucunda ‘artı normda mı yoksa eksi normda mı?’ şekliyle değerlendirilerek gelecek politikaların daha stratejik belirlenmesi gerektiği düşüncesindeyim.

Daha öncede belirttiğim gibi kaynak aktarımında fonların yüzdelik dağılımında sektörlerin öncelik sıralamasına göre planlanırsa daha verimli olacağını düşünmekteyim.”

 

Kıssadan hisse…

 

Sadece para politikası ile tüm ekonomik sorunları çözebilir miyiz?

 

Sanayiturizmhizmetperakende ticaretihracatithalat

 

Son olarak…

 

“Örneğin, 3 ay boyunca ülkemize birçok turist geliyor. Dövizin gelmesi ekonomide darboğazı genişletiyor. Dolayısıyla ekonomiyi değerlendirirken, tüm kolları ile ele almak zorundayız.

 

Ekonomi düzelecek mi?‘ diye sormuştunuz. Ben bir yandan umutluyum bir yandan da uyarıcıyım. Uyarıcı olduğum nokta, planlamanın doğru yapılması yönünde. Özellikle 1980’lerde Türkiye’yi doğru yönlendiren noktalardan biri de devlet planlama teşkilatıydı. Aynı şekilde sanayide de devlet planlama teşkilatı gibi bir planlama teşkilatının olması gerektiğine inanıyorum.

Bu konuda da iş dünyası, STK’lar  destek verebilir. İş insanları olarak bizler sahalardan geliyoruz. İnşaatçısından makinecisine, sanayicisinden gıdaya, tarıma, hayvancılığa kadar hepimiz bir masa etrafındayız. Bizlerin sunacağı rapor zaten tabandan geliyor” diyor Kalkınmacı Sanayici İş Adamları Derneği (KALSİAD) Genel Başkanı Yasin Burak Arslan…

 

Kaynak: haber linki